Podgorica Havaalanı’na iniş yapmadan Karadağ’a Arnavutluk üzerinden nasıl ulaşırız diye hiç düşündünüz mü? Yaşadığım bu deneyimi paylaşarak aslında yapmak üzere olduğunuz bir hatadan sizi vazgeçirmek üzereyim! Maceralı, korkutucu ve oldukça yorucu bir yolcuğun ardından varış noktasına ulaştığımız Kotor, unutamayacağımız bir tatilin başlangıç noktası oldu!
İşte Arnavutluk üzerinden Karadağ ulaşımı hakkında bilmeniz gereken tüm detaylar:
Arnavutluk’a Gitmeye Nasıl Karar Verdik?
İstanbul’dan Karadağ’a direkt gitmek için tek seçeneğiniz var; İstanbul Yeni Havaalanı! Karadağ Podgorica’ya direkt uçuşlar sadece buradan yapılıyor. Daha önce bu havaalanında yaşadığım sıkıntılar ve Anadolu Yakası’nda oturan çocuklu bir aile olmaktan ötürü, bir arkadaş tavsiyesi üzerine Arnavutluk’un başkenti Tiran üzerinden Karadağ’a gitmeye karar verdik.
İstanbul Sabiha Gökçen’den Pegasus Havayolları ile Arnavutluk’a direkt uçuşlar var. Oradan da Karadağ’a gidiş Google Maps üzerinden 2 saat olarak görünüyordu. Aslında bu konuda yanıldığımızı yolculuk başladıktan kısa bir süre sonra anlayacaktık!
Tiran Havalimanı Ulaşım
Yaklaşık 1 saat 40 dakika süren yolcuğun ardından havalimanına iniş yaptığımızda ilk dikkatimi çeken etrafta çok fazla Türk olmasıydı. Zaten Arnavutluk genel olarak Müslüman ve Türklerden oluşan bir ülke. Tabii seyahatimizi Ramazan Bayramı’nda planlamış olmamızda buna bir etken olabilir.
Tiran Havalimanı’nda ikinci dikkatimi çeken şey oldukça küçük olması. Birkaç adımdan ibaret olan alanda pasaport kontrol yerine kısa sürede ulaşabiliyorsunuz. Kontrol kuyruğunda biraz bekledikten sonra geçişimizin oldukça rahat olduğunu da söylemem gerek. Havaalanı çıkışında karşınıza Turkcell, Bip ve Vodafone pankartları çıkıyor. Tavsiyem bir kart almanız. Çünkü hem Arnavutluk hem de Karadağ tarafı için internet kullanımında oldukça yüksek bir fatura ile karşılaşabilirsiniz.
Arnavutluk’tan Karadağ Sınırına Ulaşımın Sancılı Tecrübesi!
Havalimanı’ndan çıktıktan sonra bizi almaya gelen arkadaşın arabasına atladık ve Karadağ Kotor şehrine gitmek için harekete geçtik. Sıkıntılı bir yolculuk olacağı aslında en başından belliydi çünkü yollar epey kötü durumdaydı. Üstelik Arnavutluk’ta tabela kültürü de yok. Gideceğiniz yere kaç kilometre kaldığını göremiyorsunuz. Bu yüzden karayolu yolculuğu için büyük beklentilere girmeyin!
Yolculuk boyunca hem Arnavutluk tarafında hem Karadağ sınırında hem de sınırı geçtikten sonra bir sürü problemle karşılaştık. Sınıra geldiğimizde kuyrukta birçok araba olduğunu gördük ve üstelik kuyruğa kaynak yapanlarla da karşılaştık. Bunları görünce bir anlığına da olsa, acaba biz de önlere geçmeli miyiz, polisler fark ederse sorun yaşar mıyız gibi ikilemler arasında kalıyorsunuz. İçimizdeki bu sesi bastırıp, sıramızdan çıkmayarak beklemeye karar veriyoruz.
Nedenini anlamadığım şekilde yaklaşık 1 saat beklemek durumunda kaldık. Sıra bize geldiğinde ise zaten çok konuşmayan görevli memura pasaportlarımızı verdik. Normal şartlarda pasaportunuza damga basmıyorlar, bunu sizin istemeniz gerek. Bizler giriş çıkışlarımızın pasaportta görünmesinin iyi olduğunu düşünerek damgayı bastırmak istedik ve sonra da sınırdan geçerek Karadağ tarafına geçiş yapmış olduk!
Ulcinj ve Tehlikeli Dağ yolları İle İmtihanımız!
Karadağ tarafına girdikten sonra kendinizi dağlık bir bölgede buluyorsunuz. Burası Karadağ’ın Arnavutluk’a sınırı olan Ulcinj şehri! Daha çok Müslümanların yaşadığı şehrin, denize kıyısı olsa da dağlık bölgenin ve köy yaşamının oldukça yoğun olduğu bir yer. Ayrıca burada dikkatimizi en çok çeken Osmanlı’dan kalma mezarlıklar ve camiler oluyor.
Yolculuğumuza devam etmek için Ulcinj’in dağlık yollarını tercih etmek zorunda kalıyoruz. Tercih dediysem aslında bir seçeneğimiz olduğu için değil. Burada deniz kenarından gidecek bir sahil yolu yok ve ulaşım için tek yol dağlık alan! Kotor’a ulaşmak için de sırasıyla Bar, Sveti Stefan ve Budva şehirlerini geçmemiz gerek.
Öyle bir yol düşününki bir tarafı uçurum, diğer tarafı ise alabildiğine dağ! Ulcinj yolları da tam olarak böyle. Üstelik yağmur nedeniyle şansımıza yerler ıslak ve çamurlu. Bu da oldukça zor ve korkutucu bir yolculuğun bizi beklediği kaçınılmaz demekti. 40 km/s hızla gitseniz bile tedirgin oluyorsunuz. Üstelik burada arabalar da çok iyi değil ve size kendinizi 90’lı yılları yaşıyormuşsunuz gibi hissettiriyor.
Ulcinj Çıkışında Bizi Bekleyen Olay!
Ulcinj’i geçtikten sonra bir köy yolunda yerler ıslak olduğu için aracımızın tekerlekleri kaydı ve patinaj yapmaya başladık. Bu yeterince korkutucu değilmiş gibi bir de karşı istikametten gelen araç vardı. Aracın modeli biraz daha iyi olduğu için kaza gerçekleşmeden durabildi. Fakat yönünü uçuruma çevirerek durması bizim için son derece ürkütücüydü. Bu kötü deneyimin ardından yolculuğa kaldığımız yerden devam ettik.
Bana sorarsanız tavsiyem ulaşım için asla Ulcinj’in dağlı yollarını tercih etmemeniz. Hele ki bir de hava yağmurlu ve yerler çamurluysa!
Bar Şehrine Varış
Bar’a ulaştığımızda güzel bir şehirle karşılaşıyoruz. Özellikle de Old Town denilen eski yerleşim bölgesinin ayrı bir güzelliğinin olduğunu belirtmeliyim. Zaten Karadağ’da hoşuma en çok giden şey hemen her şehrinin Old Town’unun olması. Böylece şehirlerin ilk yerleşim yerini de korumaya almış oluyorlar.
Karadağ’da ki Old Town’ları gezerken aslında Avrupa’daki birçok Old Town’a benzer manzarayla karşılaşıyorsunuz. Büyük bir geçiş kapısı, surlarla çevrili alan ve dağ yamacında güzel bir yerleşim yeri. Sadece Budva’da göreceğiniz Old Town bunlardan farklı. Çünkü orada bu eski yerleşim yeri dağ eteğinde değil, deniz kenarında yer alıyor. Bu durum elbette Budva’nın konumuyla alakalı.
Bar şehrini geçerken sahil yolunu kullanıyorsunuz. Zaten Bar dağ kenarına çok yakın bir yerleşim yeri değil ve yolculuğunuzda şehrin iç kesimlerini sağda görüyorsunuz. Bar için oldukça şehirleşmiş denilebilir. Şehre ilk girdiğinizde acaba burası başkent mi diye bile düşünebilirsiniz. Bu da doğal güzelliklerini ilk etapta fark edemeyebilirsiniz anlamına geliyor. Dilerseniz şehri keşfetmek için bir iki gün burada konaklayabilirsiniz.
Karadağ’ın başkenti ve en gelişmiş bölgesi Podgorica yolumuz üzerinde olmadığı için bu yazıda yer vermiyorum ama ayrı bir yazıda mutlaka anlatacağım. O zamana kadar sitemizde yer alan “Podgorica Şehir Rehberi” yazısına göz atarak şehir hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Sveti Stefan ve Budva Yolculuğu İle Adım Adım Kotor’a!
Bar’dan hemen sonra yolculuğumuzun bir diğer varış noktası Sveti Stefan oluyor. Burası Budva şehrine bağlı oldukça güzel bir yerleşim yeri. Buraya geldiğiniz andan itibaren bir tatil yöresinde olduğunuzu hemen fark ediyorsunuz. Etrafta mayoyla dolaşan insanları görünce, bir anlığına burada duralım ve denize girelim hissiyatıyla karşı karşıya kalıyorsunuz.
Budva’da hoşuma gitmeyen tek kısım binaların çok fazla olması. Sahil tarafı değil, zaten burada Old Town var fakat Kotor’a doğru giderken sağ kısımda çok fazla bina bulunuyor. Zaten burada yatırım yapan ve Airbnb ile evini kiralayan çok fazla insan var. Özellikle Türkiye’den çok fazla kişinin buradan gayrimenkul aldığını ve Airbnb ile bu gayrimenkulleri değerlendirdiğini öğrendik. Oldukça mantıklı olduğunu söylemem gerek. Hem kendi tatilinizi yapabileceğiniz hem de sonrası için iyi bir kazanca dönüştürebileceğiniz iyi bir yatırım aracı!
Sezon Olmasa Bile Yoğunluk Fazla!
Karadağ’a Sırbistan’tan, Macaristan’tan, Makedonya’dan, Bosna Hersek’ten, Rusya’dan ve çevre illerden gelen çok kişi var. Özellikle genç yaştaki Ruslar burayı oldukça seviyor ki aslında burada daha çok balkanlardan gelen turistleri göreceğinizi düşünüyorsunuz. Sezonunda gitmemiş olmamıza rağmen kalabalık yadsınamazdı. Açıkçası bunun beni biraz şaşırttığını söylemem gerek. Ne de olsa Montenegro’nun görece keşfedilmemiş bir yer olduğunu düşünüyordum.
Sveti Stefan’ı geçtikten sonra Podgorica yol ayrımını görüyorsunuz. Kotor’a gitmek için düz devam etmeniz gerek. Yolda iki enteresan tünelden geçiyoruz. Enteresan diyorum çünkü bu tünellerin içinde berbat bir kokuya maruz kalıyorsunuz ve ilginç bir uğultu var. Mutlaka camlarınız kapalı olsun. İkinci tüneli geçtiğinizde yol ikiye ayrılıyor. Bir taraf Tivat ve Petrovac’a giderken diğer taraf Kotor’a gidiyor. Kotor tarafına döndükten hemen sonra büyük bir AVM ile karşılaşıyoruz. Burada Türkiye’deki Migros, Metro veya eskilerin bildiği Gima Marketleri gibi benzer bir market var. Kalacağımız yeri Airbnb ile ayarladığımız ve otelde kalmayacağımız için biraz alışveriş yapıp yola devam ediyoruz.
Yaklaşık 2 kilometre sonra yoğun bir trafikle karşı karşıya kalmak bizi oldukça üzdü. Zaten çok yorulmuştuk ve bir an önce kalacağımız yere gitmek istiyorduk. Kotor’un merkez girişinde ne yazık ki her zaman trafik oluyor. Çünkü yollar dar ve Karadağ’da da hiçbir yerde çift şeritli yol yok! Haliyle burada da yollar tek gidiş ve tek dönüş. Aldığımız duyumlara göre bu konuda çalışmalar başlamış. Hatta Çinli bir firmaya proje için onay verilmiş ve alt yapı kurmaya çalışıyorlar. Bu nedenle ciddi bir yatırım da söz konusu. Yollar düzeltildikten sonra gayrimenkul değerlerinde önemli bir artış olacağı aşikar!
Kotor’da karşılaşacağınız bu trafiğin bir diğer nedeni Cruise gemileri ve turist taşıyan yolcu otobüsleri. Old town bölgesi aynı zamanda Port Of Kotor denilen limana ev sahipliği yapıyor ve burası Cruise gemilerinin demir attıkları bir yer. Haliyle kalabalık bir yaya trafiği de kaçınılmaz oluyor.
Nihayet Mutlu Son!
Kotor Old Town’u geçtikten hemen sonra yol rahatlıyor. Böylece kısa sürede kalacağımız yere varıyoruz. Burası Kotor Bay’ın hemen üst kısmında bulunuyor ve yürüyerek 2 dakikada ulaşabileceğiniz bir yer. Pencereden gördüğüm manzara sancılı geçen yolculuğu ve yorgunluğu bir anlığına unutturmaya yetiyor. Montenegro’ya adını veren kara dağlar tam karşımızda.
Airbnb ile evini kiraladığımız Sırp teyze ve eşi hemen yan dairemizde kalıyorlar. Zaten burası 2 katlı bir bina ve girişte bulunan markette bu çifte ait. İngilizce bilmedikleri için epey zorlandığımızı söylemeliyim. Özellikle evin temizliği konusunda yaşadığımız sıkıntıyı anlatırken bunu daha çok hissettim. Bakkaldan ihtiyaçlarımızı alırken yanına hediye bir şeyler eklemesi oldukça hoş bir davranıştı. Yani ev sahiplerimiz gayet iyi insanlardı. Zaten biz de çok fazla konfor aramadık.
Uzun, korkutucu ve yorucu bir yolculuğun ardından nihayet ulaşmamız gereken yere, Kotor’a ulaşmış olduk. İşte yaklaşık 9 gün süren Karadağ tatilimizin ilk günü de bu şekilde başlamış oldu. Size tavsiyem, Karadağ gezisi planlarken Podgorica uçuşları tercih etmeniz. Türkiye’den buraya direkt uçuşlar var ve yolculuk da yaklaşık 1 saat 45 dakika sürüyor. Oradan da istediğiniz şehre gidebileceğiniz otobüs terminaline ulaşabilir, taksi tutabilir veya araç kiralayabilirsiniz. Yani aslında bu yazıyla size ne mi anlatmaya çalışıyorum?
Mecbur kalmadıkça Karadağ’a asla Arnavutluk üzerinden gitmeye çalışmayın!